Eşikte Bekleyen, Kapının Ardındaki Ruh Olduğunda

“Mâdem ki deniz rûhuna sır verdi sesinden  Gel kurtul o dar varlığının hendesesinden” Bir eşiğe bende olmak için asırlarca yürüyen, çok yaklaşan ama asla ulaşamayan ayakları neden deniz çeker? Bir eşikte asırlarca kapının gıcırtısını duymayı umanları ama asla duyamayanları neden deniz çeker? Bir eşiğin tozunu asırlarca gözlerine sürme yapanları neden deniz çeker? Bir eşikte asırlarca …

Devamını oku

Mehriban Olak

İstanbul’da bir yerden bir yere gitmek kimi zaman zulümdür. Bilhassa sabah erken saatlerde toplu taşıma araçları, işe gidenlerle tıklım tıklım dolar; otobüslerin, minibüslerin, tramvayların içinde adım atacak yer bulamazsınız. Araçların dolmasıyla birlikte yolculardan yahut da şoförden duyduğumuz “Arkaya doğru ilerleyelim.” , “Arkadaşlar, arabanın arkası da gidiyor.” veya “Sıkışalım beyler.” gibi ikazlar yolculuk ilerledikçe daha da …

Devamını oku

Geçmişe Yolculuğum ve Makedonya

Geçmişten günümüze insanlar, hep bir şeyleri anlama ve anlatma çabası içersinde olmuşlardır. Doğduğumuzdan beri hayatı kavramak, kendimizi anlamak, Rabbimizi bilmek yolunun hep başındayız aslında. Benim bu yazıdaki anlattıklarım, kendime doğru yaptığım, geçmişe dönük yaşanmışlıklar yolculuğu ve onları anlatabilme çabasıdır. Acılar çok çünkü… Unutturulanların haddi hesabı yok belki de. Kayboluşlar ve arayışlar arasında kalmış olan insanları, …

Devamını oku

Gönül Rızası ile Önden Gidenler

“Yıldızlar yağsın üzerine” Bu kapıyı açmak istemiyorum! Hazırcılığa meftun oluşunu. Hızır da var, diyerek oturuşunu. Kör bir lâmbanın içinde, meteliksiz kelimelerle, güya hayat buluşunu seyrederken bu kapıyı açmak istemiyorum. Yine de “Hey! Hey!” diyerek koşuyorum, mutluluğun tuhfesiyle. Belki bu kapı, kendini bulmanı başarmana, uçsuz bucaksız bir karanlığa ışık bulmana, bad-ı tecelliden bir yudum su almana, …

Devamını oku

Üsküdar’ın Üç Kapısı

Ahmet Yüksel Özemre’ye Nazire Varlık âleminde görünür görünmez her şey insana âşıktır. Her şey sessiz bir vurgunlukla şu özleyiş yalvarısını okur: ”Beni anla, beni yen, beni kullan. Yaradılışımın mânâsına kavuşmaklığım senin eline verilmiştir, Âdemoğlu beni hasretime ulaştır, senin zafer anıtında ben malzeme olayım.” / Safiye Erol – Ciğerdelen’den İnsan, dünya yolculuğuna merak yüklü bohçası ile …

Devamını oku