Bugün karşı kıyıya özlemle bakıp iftarı beklerken gün boyu sabrettiğimizi düşündüm. Oruçluyken özlediğimiz iftar vaktini nasıl beklediğimizi… Bazen sessiz sedasız, bazen canhıraş bir öfkeyle, bazen sızlanarak tuttuğumuz oruçları… Ramazan bir sabır ayıydı. Ve sabır; tahammül gösterme, şikâyet etmeme, dayanma gücüydü. Senin yazından seçtiğim üçüncü kelime “sabır”dı Safiye Hanım. Kelimeyi aynen kullanmış mıydın? Hatırlamıyorum! Yazından bu …
Yazar: Birsen Elveren
May 13 2019
Karşı Kıyıya Bakıp Beklerken III
Ramazanda, özenle hazırlanmış iftar sofrasında bir günün açlığını gidermeyi özler insan. Şükrün yaşama arzusu vadeden sonsuz hazzını özler. Bir günün açlığı ve susuzluğu, iftar saatini özler. Bir ayı tamamlayınca on bir ay, ramazanı özler. Ramazanın üzerimize saldığı o bereketi, sarıp sarmalayan tevhidi özler. Gönül doygunluğunu özler. İnsan hep özler nedense… İnsan sadece bir zamanlar yaşadıklarını …
May 08 2019
Karşı Kıyıya Bakıp Beklerken II
Seninle konuşmaya devam ediyorum hayalimde. Şimdi yaşıyor olsaydın ne kolay olurdu sana ulaşmak. Komşuyuz ya şunun şurasında! Âh, nasıl da geç kalırız istediklerimize çoğu zaman! Erken zamanlarda ise habersizizdir hayatımızdaki kıymetlerden. Ne çok konuşacak, soracak şeyim olurdu sana Safiye Hanım. Hissedip dile getiremediklerimi sen bir bakışta anlardın eminim. Yazılarını okurken o kadar seninle dolu oluyor …
May 06 2019
Karşı Kıyıya Bakıp Beklerken
“Sahur Vakti” yazını yazdığın yerden senin baktığın tarafa bakıyorum. Çoğu zaman gözümü başka tarafa kaydırmadan baktığım tarihi yarım ada, aynı güzelliğiyle tam karşımda. Aynı güzellik diyorum ya! O güzellikte neler yok ki… Efsunlu karşı yakam benim… Heybetli tevazu nasıl bir şeydir? Geçmişteki ihtişamın rehberlik ettiği gelecek hayali? Topkapı Sarayı’nın bir kısmı ışıklandırılmış. Karanlıkta kalan kısım …
Nis 09 2019
Zihnin Tedâîleri
Anlam farklı görünse de bazen iki kelime aynı anda hatırıma gelir. Sanki telaffuz ettiğim kelimeyle birlikte içimden ikinci kelimeyi belli belirsiz fısıldarım. Ya da kelimeyle birlikte bir resim görürüm. Kelimeler ve kavramlar, zihnimde bazen bir kıyafete bürünür; anlık bir fotoğraf seçmiştir zihnim, bilemediğim bir zaman diliminde. Kelime ağzımdan çıkarken o kelimeye yakıştırdığı bir fotoğrafı bilinçdışım …
Eki 05 2018
Söyleşi
Her sabah biliyorsan akşamın ineceğini tekrar yeryüzüne Bunda bir iş var ey insanoğlu! Her gün dünyanın sandığın kovalamaca senin de ezeldeki kaderindir. Vazgeçmek mümkün değildir. … Bir “kayıp”ın yokluğu hemen bilinir mi yürekte? yoksa yitenler çoktan yazılmış kararlı ağıtlar mı idi kadere, unutulmuş dillerde… Bir masal dokundu ve yürüdü kaf …
Ağu 10 2018
Keyfiyetin İzinde -II-
Soru sorması/düşünmesi engellenmiş bir toplumun bireyleriyiz. Soru sorarsak ayıplanırız ve imanımız sorgulanır. Dahası kendimizden şüpheye götürecek taktikler geliştirmiş bir sistemin içine hapsedilmişiz. Yetmemiş; “Çok düşünmek, sorgulamak kafayı üşütmeye yol açar!” gibi bir tehdide mâruz kalmışız. Özgürlüğü elinden alınmış kafanın sorularından ne bekliyoruz? Çarpıtılmış zihinlerin suçluluk duygusuyla üretilmiş, kendilikten yoksun, yabancılaşmış hezeyanları… Hangi gerçeklikle hangi doğruyu …
Ara 18 2017
Babaannemin Ağaçları
“Eski bir hikâyeye göre Fatih Sultan Mehmed, Otağtepe’de İstanbul’un fethini planlarken toprağa iki tohum atar ve bu tohumlar bugün Otagtepe’nin girişinde bulunan iki selvi ağacını oluşturur. Bu selvilere uzaktan bakıldığında bir at ve üzerinde bir insan görüntüsü algılanıyormuş. Bu görüntünün Fatih Sultan Mehmed ve atını simgelediği söyleniyor.” Otağtepe’den bakınca Güzelcehisar Kalesi’ni, Göksu Deresi’nin İstanbul …
Ara 13 2017
İçinde Güneş Saklı Çocuk
“Kendimi çekiveririm bir kenara bazen. Durup bakarım olana bitene bir an. Bir yabancı gibi, uzak bir seyirci gibi. Olanları başka zamanlardan, başka yaşamlardan görmeye çalışarak bakarım. Merakla bakarım. Anlamaya çalıştığımın ne olduğunu merak ederek bakarım. Anlamaya çalıştığıma hasret çekerek bakarım. Hasrete muhabbetin nasıl bir güzellik olduğunu fark etmeye çalışarak bakarım. Kusurlu fark edişime uğunarak bakarım. …
Eyl 18 2017
Şehrin Hurâfeleri, Hurâfelerin İnsanları ve Hepsinin Ortak Oyunu
Size binlerce yıllık bir geçmişten ama bugün, çok eskiden tanıdığım küçük bir kızın muhayyilesinden sesleniyorum. Ben İstanbul’un, şehirden beslenip büyüyen efsanelerin ruhuyum. İnsanların bilinçaltından beslenir ve sonra onu tekrar oluştururum. Bir ortak bilinçaltı gelişir böylece. Anlatıldıkça değiştirilerek büyür, büyür; insanları sarıp sarmalar, bazen korkuyla ürpertir bazen umutla beslerim. Çok eskiden tanıdığım bu küçük kız, İstanbul …
Eyl 10 2017
Sürüdeki Kurban(lar) Ve Bölüşülen Günah
Adamın kulakları raylara döşenmişti sanki… Kulaklarını raylara döşemiş, beklemekle geçen onca yıl… Neyi bekliyordu? Uzaktaki tren yolunun getirip götüreceği öyle çok şey var ki… Duymak istediği, durdurduğu hayatının sesi belki de. Nerede durduğuna dair hikâye, ulaşamayacağı bir yerlerde kalmış. Tren sesi gibi hızla gelip gittikçe beyninde uğultusunu hissediyor yalnızca. Artık her şeyi tren sesine göre …
May 12 2017
Keyfiyetin İzinde -1-
Mevlânâsız Şems, Taptuk Emresiz Yunus düşünülebilir mi? Zahirde birbirini seçmek nedir? Kim kimi beğenip de seçiyor? Kendinde olmayanı seçmek, onunla ünsiyet; ne kadar mümkün? “Olanlar” gösteriyor ki “kişi” olma yolundaki herkes kendi kemâlini arıyor/görüyor? Her şeyde kendinden bir parça gördüğü gerçeği, bütüne tâlip insanı tatmin edemiyor hattâ insan o parçaların her birinde yeniden bölünme …
Oca 13 2017
Tanrı Kara İmiş!
“Kendimi affettim.” diyordu, Safiye Erol. “Kendimle birlikte bana kötülüğü dokunmuş herkesi affettim ve kendimle birlikte onların da öldüğünü fark ettim.” Burada söylediği, her şeyin yok hükmünde olduğunu anlamış olması değil mi? Her şeyin, nefsin oyunlarından ibaret olduğunu anlamış olması değil mi? Gerçekten gönül dediğimiz şey “Gönül” olsa idi kırılır mıydı efendim? Elbette “kabağın sahibi” bizden …
Ağu 15 2016
Görerek Duyulan Zamanlar da Vardır.
Görerek duyulan zamanlar da vardır… Kelimeler… Her biri muhatabın farklı anlamlarla anlayabileceği sesler… Hakikati ve yalanı örten/yırtan sesler… Kelimeler karşısındakinin kelimelerine, kan ter içinde yetişme telaşında. Konuşmak bazen nafile gayret; dinleyen, kendinden habersiz kendindekini duyuyor nasılsa. Kendindekine uyanmışların sohbeti muhabbet. İşte canların buluştuğu o …
Şub 29 2016
Kendindeki Cehennem
En büyük cehennem, gaflet cehennemi;uyanık olmayı sadece başkalarının vereceği zarardan korunmakla eşdeğer tutmak veya aferinlere bağımlılık. Etrafa bakmaktan kendini göremeyen insanın gafleti. Gayrıya teyakkuz(!), beklentilerin esaretindeki ömür, dışarı uğramış gözler…”Bir elinin verdiğini diğeri görmesin”deki incelik, sadece yaptığın iyiliği göstermemek değil; unutmak demek, öylesine, sıradan, kaydetmeden, O’ndakini O’na vermek demek. “Ben” sandığımızı hakiki varlığımızın yerine öyle …
Şub 02 2015
Maydanozun Vazifesi
“Keyfiyet” dahî böyle bir şeydir. Daima hikmette kalma çabasına, özü muhafaza ederek yürümeye ad olmuştur. Akıp giden varlık ve hayata rağmen, değişen sahne ve ışık oyunlarının içindeki hayatiyetin kaynağında durmak, gözümüzün daima ruhu izlemesi… “Doğru”, “gerçek”, “sahici”, “asıl”, “öz” gibi değerleri, yani “Hakk”ı yitirmeden yaşamak!…” Sait Başer Kadın aceleyle buzdolabını …
Tem 19 2014
Muhabbetin Muamması
“Derdi de dermanı da unut, Hem insan nedir ki bir çizgiden öte Çizilen su üstüne…” / Halil Gibran Yoluyla yoldaş olanın bahtiyar serüveninde sadece bir figür gibi duruyor kendi hayatının içine giremeyen, rengini kokusunu fark edemeyen, acı-tatlı lezzetini alamayan insan! Bir “hayat” yaşamak nedir? Nedir dünyaya açarken şaşkın, dünyaya kaparken şaşkın ama yaşarken çok …
Haz 19 2014
Gecenin Kârı
Galata Mevlevîhânesi’ne, Osman Nâyi Dede’nin mesnevi şeklinde yazdığı Segâh, Müsteâr, Dügâh, Nevâ ve Hüseynî makamlarında beş bölüm olarak bestelenmiş Mirâciye’sini dinlemek üzere gittiğimizde bahçede sakin bir kalabalık, ikram ve bir tatlı huzurla karşılaştık. Dışarıdaki keşmekeş demir parmaklıklı bahçe kapısının gerisinde, hatta çok uzaklarda kalmıştı. Dost yüzler görmenin ve sohbetin sevinci ise ayrı bir fasıl. Şeyh …
Nis 12 2014
Alev Alatlı ya da Günay Rodoplu
Bir yazarı kitaplarından, fikirlerinden tanıyabilirsiniz. Ve belki seversiniz. Alev Alatlı’yı kitaplarından sevdim ama en çok Günay Rodoplu üzerinden sevdim. Günay Rodoplu, yazarın “Orda Kimse Var mı?” nehir roman dörtlüsünün kahramanı. Ben Günay Rodoplu’da kendimi buldum. Belki olmak istediğim, olmaya çalıştığım, idealize ettiğim, bir yolunu bulup gerçekleştiremediğim hayatı buldum. O, benim köşe taşlarımdan biri oldu. “Zekâ, …
Şub 20 2014
Üsküdar’ın Üç Kapısı
Ahmet Yüksel Özemre’ye Nazire Varlık âleminde görünür görünmez her şey insana âşıktır. Her şey sessiz bir vurgunlukla şu özleyiş yalvarısını okur: ”Beni anla, beni yen, beni kullan. Yaradılışımın mânâsına kavuşmaklığım senin eline verilmiştir, Âdemoğlu beni hasretime ulaştır, senin zafer anıtında ben malzeme olayım.” / Safiye Erol – Ciğerdelen’den İnsan, dünya yolculuğuna merak yüklü bohçası ile …