Kategori: Genel

Töre Üzerinden Türk Devlet Geleneğine Bakmak

Divan Edebiyatı Vakfında 9 Ekim Cumartesi günü Dr. Sait BAŞER Töre Üzerinden Türk Devlet Geleneğine Bakmak başlıklı seminer konuşmasını gerçekleştirdi.   Neden Töre? Töre konusunun öğrenilmesi, anlaşılması, duyulması, tekrar canlanması adına olan özel bir dikkatimiz olduğunu ve bunun daha görünür olması için programlarda merkez kavramın Töre olmasına karar verildiğini söyleyerek açılış yaptı.   Genetik ve …

Devamını oku

Dil Bilinci mi Lisan Şuuru mu?

Duyuş konusu, Batı felsefi edebiyatındaki adıyla estetik meselesi, Türk düşünce hayatında da her zaman estetik başlığıyla tanımlandı. H. C. Yalçın’ın hikmet-i bedayi tanımlaması ile sınırlı sayıda Türk yazarın güzel sanatlar anlamına gelen bediiyat adlandırmasını saymazsak bu hep böyle oldu. Bu durumun başlıca nedenlerinden biri hiç şüphesiz “dil devrimi” ile dayatılan ideolojik tutumdur. Maalesef elimizde böyle …

Devamını oku

Kök Kavramından Hareketle Töre’nin Müziği

19 Ekim Cumartesi günü yapılan seminerde Dr. Fatma Adile BAŞER hocamız, musikiyi Töre bağlamında anla/t/maya yönelik bir sunum yaptı. ‘Kalıntı Fenomeni‘ Dr. Fatma Adile BAŞER, konuşmasına “kalıntı fenomeni” üzerinden giriş yaparak kalıntının şifahi yönünü izah ettikten sonra bunun temelinde de dil ve musiki olduğunu söyledi. İnsanın kendisinin de bir kalıntı olduğunu; bir yönüyle çok kadim, …

Devamını oku

Töre’de Bey ve Beğeni Üzerine

Beğeni ve beğenme sözleri, eski Türkçe beg/bey kelimesinden türetilmiştir. Beg kökü; üstün görme, konumuna göre yücelik, onaylama ve beğenme ifade eder. Türk dilinde beğenmek; bir fiil olarak bey’in yönelişlerinin hem onayı hem de benimsenmesinden yola çıkarak beğeni kavramına ulaşır. Ayrıca güçlü, sağlam, korunaklı manasında bek sözü ve zengin anlamına gelen bay sözüyle de anlam geçişkenliği …

Devamını oku

Töre’nin Görklü Dili

Görklü sözcüğü TDK Sözlüğünde “güzel, gösterişli” açıklamasıyla karşılık bulur. Kubbealtı Lugatinde görklü: ET Türk. ve halk ağzı. Güzel, gösterişli, uzakta. Mübârek, mukaddes. Dîvânu Lugâti’t-Türk’te ise “Körk; güzellik, körklüg; güzel körkedti; güzelleşti.” başlıklarına rastlıyoruz. Üşenmez’in (YLT) Karahanlı Türkçesi Sözlüğü’nde; Körklüg; Güzel ve gösterişli, daha güzel, en güzel. Körklügrek; daha iyi daha güzel. Körklük; Güzellik, maddeleri dikkat …

Devamını oku

Birtakım İnsanlar

Yarım yamalak uykusundan paslı bir dil, dinlenememiş bir beden, yorgun bir zihin, ağır göz kapakları ve güvercin gurultularıyla uyandı. Daha koşu başlamamışken sebepsiz bir usanç duydu. Dışarıda fırıncıyla kımıldamaya başlayan ve her türden erbab-ı meslekle genişleyen her günkü dağdağaya katılmak istemedi. Zihninde listelediği işler gözünde büyüdü de büyüdü. Halbuki insan ister ki gün aydınlanırken şen …

Devamını oku

Tükçenin Düzü

Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük’de düz– sözü anlam genişlemesiyle birlikte dokuz maddede açıklama bulur. 1. sıfat, Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan: Düz tahta. 2. sıfat Kıvrımlı olmayan, doğru, stabil: Düz çizgi. 3. sıfat Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevi. 4. sıfat Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı). 5. sıfat Yayvan, altı derin olmayan: Düz kayık. …

Devamını oku

Tahassür

        zaman neyi geri verecekti? ıskalanmış bir hayatın külleriyle meşgul ardından bakanlar gözler daima nemli, bakışlar donuk yürünmeyen yolların yolcuları istasyonları doldurmuş soruyorlar geçer mi filan yerden bilmiyorlar sen gittiğinden beri her adres yanlış eksik tüm tarifler her zerresinde ayrılığı müşahede edenler biliyor dönmeyecek olanı firâkların sebebini bilenler ise bırakmışlar esbâbı geriye …

Devamını oku

Türkçenin Yüksekliği

YÜK Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde ‘Yük’ sözü  sekiz ayrı açıklamayla karşılık buluyor. Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi. Bir şeyin ağırlığı. Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar Eşya Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev Yüz bin kuruşluk mal veya tutar. Doğacak bebek. Yüklük. Yük sözünün ilk geçtiği bilinen en eski kaynak Orhun Yazıtlarıdır. Yazıtlarda …

Devamını oku

Yanıyor İçim Bahçe İçin

Yanıyor İçim Bahçe İçin Bahçe kelimesi Farsça bahçe anlamına gelen ‘’bağ’’ ve küçültme eki -çe ile meydana gelmiştir ve aslında küçük bağ demektir. Bizim “bağ” dediğimize ise onlar “tâkistân” derler.  Bu güzel kelime bana hep çocukluğumu hatırlatır. Çocukluğum bahçeye göçmekle geçti desem yeridir. Pılımı pırtımı toplar ve aşağı inerdim. ‘’Aşağı inmek’’ tâbiri zannederim apartmana geçişle …

Devamını oku

ÂDİLE SULTAN DîVÂNI’NDA MÛSİKÎYE DAİR*

                                                                ÂDİLE SULTAN DîVÂNI’NDA MÛSİKÎYE DAİR* Osmanlı hanedanı içerisinde dîvân sahibi tek kadın sultan şair olan Âdile Sultan, Osmanlı padişahlarının otuzuncusu olan II. Mahmut’un …

Devamını oku

VARLIK ANLAYIŞIMIZDA KADIN

-Divan Edebiyatı Vakfı Kadın Araştırmaları Enstitüsü’nün ilk seminerinde Dr. Sait Başer’in konuşmasından ilhamla hazırlanmıştır. Devletin devlet olarak teşekkülü, adaleti ne derece tesis ettiği ile yakından ilişkilidir. Tarım toplumları sınıflı yapısı dolayısıyla adaleti tesiste birtakım sorunlarla karşılaşmıştır. Zira tarım toplumları özel mülkiyete kapı aralayan birçok veçheye sahiptir. Devletimiz ise tarımdan ziyade at ve koyun temellidir. Bu …

Devamını oku

Cümle Kapısı

Sabahın erken saatlerinde otobüsten inip etrafıma şöyle bir bakındım. Hafiften yağmur yağıyordu. Dondurucu bir hava vardı. Pazar sabahı olması nedeniyle İstanbul’un cadde ve sokakları “Şehzadebaşı-Direklerarası” Vezneciler alışılagelmişin dışında oldukça sakin, bir o kadar da huzurluydu. Karınlarını doyurmak için başımın üzerinden geçen martılar dikkatimi çekti bu sırada. İstanbul’un tarihi üniversitesine gitmek üzere caddenin karşısındaki merdivenleri çıkarken …

Devamını oku

Anadolu’nun İsim Annesi Evliyâ Bacılar

İlk Osmanlı tarihçilerinden Âşıkpaşazade’de Anadolu, “Anotoli” olarak geçiyormuş. Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme’sinde “Anatolia” diye bahsetmiş. Yunanlılar Anadolu’ya, güneşin doğduğu yer anlamına gelen “Anatoli” Romalılar ise kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia derlermiş.   Kim ne demişse demiş! Kadın kısmının en yüce, en çok anılan, en belirgin vasfı olan “ana”lık, bu topraklara …

Devamını oku

İçgücünde Kadına Bakış

Önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi coğrafyamızda kadın; bütün toplumsal etkinliklere katılan, siyasal kararların alınmasında söz sahibi, erkek ile eşit haklara sahip görünmekte. Bu yazımızda kadının işgücüne katılımına ve katılımının arttırılması amacı ile yapılanlara bakmaya çalışacağız. Var olan veriler ışığında iki döneme ayırmayı uygun gördük.   Osmanlı döneminde genel olarak kadın, üretime ücretsiz katkıda bulunmakta zira …

Devamını oku

Türk Müziğinin Mayası Olarak Türk Kadını

Türk sosyal hayatında mûsıkî; kullanıldığı mekânın kuşatıcılığı, temsil ettiği mânâ ve o mânâ etrâfında oluşan sosyal atmosferi sanatın gücüyle kucaklayan, ona uyum sağlayan, onu tahkim eden, işlevsel bir nitelik kazanarak biçimlenegelmiştir. Bu yüzden olacak, Osmanlı döneminde türlerin; Câmi Mûsıkîsi, Tekke Mûsıkîsi, Enderûn Mûsıkîsi, Saray Mûsıkîsi (küçük saraylar, kasırlar, konaklar vb bunun içindedir) gibi mekânla ilişkilendirilerek …

Devamını oku

Tevekkül Yelkeni

Fıtnat Hanım… 18. yüzyılda yaşamış ve dîvân edebiyatı şâirleri içerisinde adını zikrettirmeyi başarmış bir inşâ ustası… Hanım şâirler içerisinde en mâhiri olması şüphesiz ki tesadüfî değil. Onu anlamak için dîvânına nazar kılmak kâfi belki de… Bu sebeple meşhur şâiremizin bir beytini izaha yeltenmenin yerinde olacağı kanaatindeyiz. “Tevekkül bâd-bânın kıl küşâde fülk-i ihlâsa Eser bahr-ı emelde …

Devamını oku

Cennetin ve Cehennemin Ötesinde

“Gördüğüm Bâdeyi İçiyorum, Gördüğüme Erdim.” Rabitu’l Adeviyye Dünya karışıklık ve kargaşanın hüküm sürdüğü bir zıtlıklar düzeni gibi görünür insana. Doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin, uzun-kısa, var-yok, eksi-artı… Böyle gider… Gözün gördüğü, aklın algıladığı bu ikili sistemde her şey zıttıyla bilinir. Öğrenmenin bu ilk aşamasında farkları görerek dünyaya ait kurgusunu oluşturur insanoğlu; karanlığı aydınlıktan, uzağı yakından, güzeli çirkinden, …

Devamını oku

Bâciyân-ı Dîvân mı Bacılar Divânı mı ?

Dîvân Edebiyâtı Vakfı’nın gayretli himmetli hanım müdâvimleri, dünden bugüne hemen her kesimin kendi dünya görüşü doğrultusunda târif ve tanzim etmeye çalıştığı kadın meselesi üzerinde durmayı ihmal edilemeyecek bir vazîfe telâkki ettiler. Dr. Fatma Âdile Başer’in –kendisi kabul etmeyeceği için rehberlik demeyelim ama yine o tesiri kastederek- refâkatinde bir araya gelen hanımlar, kadın konusuna yaklaşımda târihî …

Devamını oku

Milli Mücadele’de Anadolu Kadınının Sesi: İlk Kadın Mitingi (10 ARALIK 1919) I

Geçen sene 10 Aralık’ta 100. Yıldönümünü idrak ettiğimiz İlk Kadın Mitingini “Tarihimize Yön Veren Bacılar” adlı köşemizin ilk yazısı olarak seçmemde “Bismillah” diyerek başladığımız gönüldaşlık hareketi üyelerimizden ve siz kıymetli okuyucularımızdan mitingi düzenleyenlere bir “Fatiha” okumayı vesile kılması düşüncesinden ileri gelmektedir. Bu miting, 20. yüzyılın ilk çeyreğinin başlarında, daha Birinci Dünya Savaşı’nın yaraları sarılmadan, topraklarının …

Devamını oku