Fatma Adile Başer

Yazarın yazıları

Türk Müziğinin Mayası Olarak Türk Kadını

Türk sosyal hayatında mûsıkî; kullanıldığı mekânın kuşatıcılığı, temsil ettiği mânâ ve o mânâ etrâfında oluşan sosyal atmosferi sanatın gücüyle kucaklayan, ona uyum sağlayan, onu tahkim eden, işlevsel bir nitelik kazanarak biçimlenegelmiştir. Bu yüzden olacak, Osmanlı döneminde türlerin; Câmi Mûsıkîsi, Tekke Mûsıkîsi, Enderûn Mûsıkîsi, Saray Mûsıkîsi (küçük saraylar, kasırlar, konaklar vb bunun içindedir) gibi mekânla ilişkilendirilerek …

Devamını oku

Kültürel Kırılmalarımızı Görmek Kadın Meselesinin de Çözümü

Kadın şâirlerimizden birisi, asırlarca feryâd ederek bülbülden yana çıkıp, güle sitem eden erkek edebiyatçılara karşı, gülün feryâdına ve ıstırâbına kulak verilmeyişinden yakınır. Sanat gibi tamamen insan gönlünün kabiliyetlerini ortaya çıkaran bir tecellî sahasında, beşeriyetin yarısını teşkil eden kadınların, gerçekçi ölçülerde görülemeyişleri gariptir. Türk kadını, Osmanlı şehir hayatı istisnâ tutulursa, târih boyunca erkeğinin dâimâ yanında ve …

Devamını oku

Osmanlı Ermenileri’nde Türk Müziği

İslam tarihi ve sanatları alanında çalışmaları bulunan Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan emekli öğretim üyesi Dr. Fatma Adile Başer, “XIX. Yüzyıl Merkezli Olarak Osmanlı Ermenilerinde Türk Müziği” kitabını anlattı. Yazar Dr. Fatma Adile Başer, Osmanlı Devleti’nin, “Türk ve İslam” omurgasıyla teşekkül etmiş Türk devlet geleneğinin en değerli örneği olduğunu belirterek, “Bu modelin başarısındaki en önemli sırlardan …

Devamını oku

“Bu Sazların Duyulur Her Telinde Sade Vatan”

Mûsikimiz, maddî manevî yönleriyle bizi saran sarmalayan, her türlü toplumsal veya şahsî tecrübelerimizi, düşünce ve duygularımızı, ideallerimizi, kahırlarımızı, korkularımızı, ümitlerimizi… temsil ve ifâde eden ezgi kodları, ses sembolleri olarak medeniyetimizin en tabiî bir parçasıdır. Duyguları duyuşlara, duyuşları düşünceye yükselten olgunlaşma çemberini ses malzemesiyle inşâ eden mûsiki, tecrübesini kullandığı toplumun hikâyesini, terennüm eder durur. Kendi hikâyemizin …

Devamını oku

Medeniyetimizin Sûr-ı İsrâfîli

Medeniyet; dilden fikre, inançlara, sosyal hayata ve kurumlara, hukuka, ferdî ve toplumsal stratejilere, estetik duyuş ve yönelişlere konu olan sanatlara ve müziğe kadar uzanan çok çeşitli unsurların birbirini dengeleyen sistematik bir yapıyı ortaya koymasıyla dikkat çeken bir alandır. İlk bakışta müstakil gibi görünen her bir unsurun, dikkatli bakışlara muhatap olduğunda, bir diğer unsurun devamı niteliğini …

Devamını oku

Itrî: Öz Musıkimizin Piri

“Şafak Vaktinin Cihangiri” Itrî, kültürümüz için bir bestekâr olmanın çok ötesinde, kadim ses dünyamızın ihtiyacı olan biçim ve muhtevayı sanat gücüyle kazandırmış, ona ufuk olmuş bir kurucunun, bir fâtihin adıdır. “Fâtih” sıfatı dilimizde daha çok ülkeler zaptetmiş büyük kumandanlar, cihangirler için kullanılagelmiş bir kelime. Rumeli’nde fetih için çalışan yiğitlere Yıldırım Bayezid Han devrinden beri “evlad-ı …

Devamını oku