İkinci Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Türk Kadını

II. Meşrutiyet Dönemi daha önceki dönemlere nispeten kadınların sesinin daha gür çıktığı bir dönemdir. Daha önceleri kadın haklarını erkek aydınlar savunurken, bu döneme gelindiğinde kadınlar da kendi gelecekleri hakkında daha çok söz söylemeye başlamışlardır. Kitapların yanı sıra dönemin süreli yayınlarında kadınlara dair yazılar yayınlanmış, hatta kadın dergileri boy göstermeye başlamıştır. Ev Hocası, Kadın, Kadınlar Dünyası, Kadınlık, Hanımlar Alemi gibi dergiler bu dönemde yayımlanmış ilk kadın dergileri arasında yer almaktadır.

Kızların eğitimi hususunda ilkokul seviyesi olan İbtidailer, Ortaöğretim derecesinde eğitim veren Rüşdiyelerin sayılarının artışı, II. Abdülhamit döneminde gerçekleşmiştir. Lise seviyesindeki İdadiler ise kızlar için ilk olarak 1880 senesinde İstanbul’da II. Abdülhamit döneminde açılmıştır. İlk olarak 1870’te açılan Darülmuallimat’ın kuruluş amacı ise kız okullarına öğretmen yetiştirmektir. Buradan mezun olan öğretmenler Osmanlı’nın ilk kadın memurları olmuşlardır. Kız Sanayi Mektepleri ise, kadınların el becerilerini geliştirerek bunlardan ekonomik kazanç sağlamayı amaçlayan eğitim kurumlarıdır. Günümüz kız meslek liselerinin öncüleri olarak kabul edilen bu okullar özellikle II. Abdülhamit döneminde hiçbir geliri olmayan kimsesiz kızları üretici pozisyonuna geçirerek, kendi ayakları üzerinde durabilmelerine yardımcı olmayı amaçlamıştır.

Darülfünun’da kadınlar için “Serbest Konferanslar” adı altında derslerin açılması ile kadınların üniversite eğitimi için ilk adım atılmış olur ve Osmanlı Devleti’nde ilk kadın üniversitesi olan İnas Darülfünunu 12 Eylül 1914’te açılır. Bundan iki ay sonra 11 Kasım 1914’te ise Osmanlı Devleti Cihan Harbi’ne girecektir. Siyasi ve askeri olarak oldukça yoğun olduğu bir dönemin içerisinde faaliyetlerine devam etmiş ve 1917 senesinde İnas Darülfünunu ilk mezunlarını vermiştir. Ziya Gökalp, Köprülüzade Mehmet Fuat ve Rıza Tevfik gibi alanlarında dönemin önemli hocaları arasında yer alan hocalardan ders alarak mezun olmuşlardır. Mezunlara Maarif Nazırı Şükrü Bey ve eşi tarafından birer altın kalem hediye edilmiş, kalemlere hat sanatıyla “İnas Darülfünûnu’nun ilk mezunelerine yadigar” ibaresi yazdırılmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nı askeri kısmını Osmanlı adına sona erdiren Mondros Mütarekesi’nin 30 Ekim 1918’de imzalanmasından sonra ise Türk tarihinde yeni bir sürecin adımlarının atılacağı dönem başlayacaktır. Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması ile başlayan ve Anadolu’da ard arda cemiyetlerin kurulduğu dönemin yaşanacağı Milli Mücadele dönemiyle birlikte Türk kadını mücadeledeki yerini alacak ve elinden ne geliyorsa yapmaktan geri durmayacaktır. Anadolu’da kurulmuş olan bu cemiyetler asker-sivil, kadın-erkek demeden herkesin taşın altına elini koyduğu günlerdir. Bu dönemde farklı yerlerde kurulan Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinin hanımlar şubesi olduğu gibi kadınların kurduğu cemiyetler de varlık göstermiştir. 5 Kasım 1919’da Sivas’ta Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti adıyla kurulmuş olan cemiyet, kadınların bu dönemde kurduğu cemiyetlerden biridir. Kurucuları dönemin Sivas Valisi Reşit Pasa’nın eşi Melek Hanım ve arkadaşlarıdır. Cemiyetin kuruluş amacı açıklanırken tüm İslâm kadınlarının, derneğin doğal üyesi olduğu kabul edilmiştir. Ordu için para ve kıyafet yardımı için kampanyalar düzenlemiş, zaman zaman da İtilaf Devletleri’nin temsilcilerine protesto telgrafları çekerek haksız işgallere karşı seslerini çıkarmışlardır.

Anadolu’nun her tarafında haksız işgallere tepki mahiyetinde düzenlenen mitinglerin baş konuşmacılarının kadınlar olduğu görülmektedir. Halide Edib Hanım, Meliha Hanım ve Saime Hanım gibi münevver kadınlar, seslerini duyurmak için ön saflarda yer almışlardır. Anadolu’nun müstahkem mevkilerinden biri olan Kastamonu merkezinde oturan kadınlar ise, vatanın her tarafında olduğu gibi ilk iş olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Şubesi’ni kurmuşlardır. Daha sonra bu cemiyetin üyeleri, Milli Mücadele tarihimizde bir ilk olan ve Türk kadın tarihi açısından da önemli bir yer teşkil eden bir olaya imza atmışlardır. İşgalleri protesto etmek amacıyla, Kız Öğretmen Okulu’nun bahçesinde 10 Aralık 1919’da bir miting düzenlediler. Yaklaşık üç bin kadının katıldığı bu mitingde Kastamonulu hanımlar, Mondros Mütarekesi’nden beri yapılan haksızlıkları, zulümleri, işgalleri protesto ettiler. Türk yurdunun işgalcilerden arındırılmasının bir insan hakları gerekliliği olduğunu, bu sebeple de işgalcilerin ülkeyi derhal boşaltması gerektiğini vurguladılar.

Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale cephesinde kendisini gösteren, zor zamanlarda birlik olma ruhu Milli Mücadele’ye sirayet etmiş, bir yandan mitinglerde Halide Edib ve Meliha Hanım gibi hitabeti güçlü olanlar konuşmalarıyla vatan sevdasını üst seviyede tutmayı başarmışlar diğer yandan da Tayyar Rahime, Nezahat Onbaşı, Halime Çavuş gibi birçok Türk kadını cephede savaşarak bu ülkenin kurtuluşuna hizmet etmişlerdir. Aslında Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde önceki devletin mirasının sonraki devlete taşınmasında taşın altına herkes elini koymasını bilmiştir.

Bir cevap yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.