Sevgili okuyucular, ramazan ayı boyunca devam edecek olan “Ramazana Bakışlar” röportaj dizisi ile keyfiyetmahfili.com’dayız. Bu vesileyle haftanın üç günü sizlerle buluşacağız.
Divan Edebiyatı Vakfı’nın haftalık periyotlarla düzenlediği “Keyfiyet Mahfili” toplantılarının müdavimlerinden ramazan intibaları topladık ve derledik.
2019 yılının 6 Mayıs’ı hem ramazanın hem de “Ramazana Bakışlar” röportaj dizimizin başlangıcı olarak aklımızda ve kalbimizde yer etti. Şimdi de okuyucularımızı ramazan ayı boyunca pazartesi, çarşamba ve cumartesi günleri keyfiyetin izine düşmeye davet ediyoruz. Bu yazı “İletişim ve Anlaşmak” bizi bekleyen bayram neşesine doğru attığımız ilk adımdır.
Günlerden bir gün, henüz ramazan başlamamışken Üsküdar’ın tecrübe kokulu caddelerinde yürüyordum. Çarpık park edilmiş araçlar yokuşun aşağısından ve yukarısından gelen arabaların geçişini engelliyor fakat ne hikmetse her seferinde de aynı biçimde park ediliyorlar. Yan tarafta ince bir kaldırım kalıntısı ve az ilerisinde büyük çöp kutuları duruyor. Yukarıya doğru devam edildiğinde Aziz Mahmut Hüdai’nin türbesini işaret eden levha karşılıyor, kentin yeni yetmelerini. Ardından İmrahor Camii’nin karşı tarafında ahşap kapısının üstüne tutturulmuş kara posta kutusu ile oldukça şirin bir kapıdan içeriye giriyorum.
Burası Keyfiyet kapısı.
Biraz selamlaşma, hoş sohbet derken ses kayıt cihazım (çağdaş zamanlarda her işe akıllı telefonlar koşuyor) ile çeşitli sorular soruyorum etrafımdaki insanlara, hanımefendilere, beyefendilere, büyüklere ve küçüklere elbette. Karşımda, gözlerinden umut devşirdiğim, İstanbul Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümü son sınıf öğrencisi Nazlı Demirsaplı duruyor. İlk soruyu soruyorum hemen: “Nazlıcığım, ramazan ayı senin için ne ifade ediyor?”. Nazlı’nın bakışları sağ çaprazına yoğunlaşıyor ve “Ramazan deyince hep heyecanlanırım. Böyle yeni bir enerjiyle dolacakmış gibi hissediyorum kendimi.” diye yanıtlıyor soruyu. Bu sefer “Peki, oruç?” diyorum. Tekrar düşünmeye başlıyor; “Arınmak…” diyor ve devamında; “Oruç denince nefsin arınmasını anlarım.” ifadelerini ekliyor. Bu esnada arkadan gelen sesler var, hayat olduğu gibi devam ediyor, herkes iletişim halinde ve anlaşabiliyorlar… Son soruma geçiyorum, “Bir de ramazandan sonrası var, ramazanla birlikte neler değişmeli?” dediğimde çok kararlı bir ses tonuyla yanıtlıyor: “Anlaşmak ve anlaşılmak, birlik ruhunun oluşmasını istiyorum.” cümlesini kuruyor. Yüzlerde gülümseme beliriyor, deşifre yaparken arka plandan taşıp gelen şen dost kahkahalarını duymamak mümkün değil. Nazlı’ya teşekkür ediyorum ve ayrılıyoruz.