Mahalle İhyâ Edilmelidir

 

Ömer Özercan(ﺟﺎﻣﻊ) sıf. (Ar. cem‘ “toplamak”tan cāmi‘)
1. Toplayan, toplayıcı, bir araya getiren, cemeden: “Hz. Osman câmi-i Kur’an’dır.” 
2. Kendisinde bulunduran, içine alan, ihtivâ eden, ihâta eden: Bizde maatteessüf şerâitini câmi bir tek çocuk piyesi neşredilmedi (Reşat N. Güntekin).
3. i. “Birbirine benzeyen ve birbirinin zıddı olan bütün varlıkları, dağınık şeyleri bir araya toplayan” anlamında esmâ-i hüsnâdan (Allah’ın en güzel isimlerinden)dır.¹

¹Kubbealtı Lugatı

 

Hayatî meselemiz şudur: Mahalle İhyâ Edilmelidir.

“Mahallenin İhyası” tıpkı terörle, işsizlikle, enflasyonla, düşmanla mücadele gibi en büyük millî meselelerimizden biri olarak görülmeli. İmam, muhtar, okul müdürü, aile hekimi, karakol amiri, site yöneticisi vb. bu meseleden doğudan mesul şahıslardır.

Ayda bir; cami imamı, mahalle muhtarı, aile hekimi, siyasî partilerin mahalle temsilcileri, mahalledeki derneklerin yöneticileri, spor kulübü varsa yöneticisi bir araya gelip mahallenin meselelerini görüşmeli, bunlara dair rapor düzenleyip ilgili mercilere duyurmalı.

Cami/imam konusunda yazacaklarım “cami merkezli mahalle” şeklinde düşünülmemeli. Cami ve imamdan bahsetmemin sebebi, buralara çok büyük kamu kaynaklarının aktarılması ve bunların daha fazla kamu yararına kullanılması gerektiğidir. Mesele “mahalle” ve mahallede ikamet eden “aile”nin, büyük zorluk ve tehditler karşısında ayakta kalabilmesi, korunmasıdır. Bu konuda etkili olabilecek müesseseler bellidir. İmam yanında onları saymamın sebebi de zaten budur. Unuttuğum veya bilmediğim başka isimler de ilâve edilebilir, çok farklı çözüm modelleri de geliştirilebilir. Ben şahit olduğum ve işe yaradığını bizzat görüp bildiğim bir alt modelden bahsettim. Bu, ne tek ne de en iyi çözümdür. Sakıncaları ve noksanları olabilir. Çok daha iyi çözümler bulabiliriz. Yeter ki biz dikkatimizi, ilgimizi, mesaimizi bu gibi ciddî meselelere teksif etmeyi becerelim.

İmam sadece namaz kıldıran cenaze kaldıran adam değildir, olmamalıdır. İmam “toplum önderi”dir. Başta kendi cemaati olmak üzere, mahallenin bütün meselelerinden mesuldür. Maaşları bizim vergilerimizle ödenen bu ve diğer memurlar hepimize hizmetle mükelleftir. Camiler ve kadrolu/maaşlı imamlar bu ülkenin en büyük zenginliklerinden, en büyük kaynaklarındandır. Camiler ve imamlar aslî vazifesini yerine getirse bu ülkede terör, işsizlik, çocuk tacizi, eş katli, trafik kazası, obezite, kanser, depresyon, madde bağımlılığı, geçimsizlik vb. en az seviyeye iner; kamu bütçemizden bu problemlerin çözümüne ayrılan çok büyük kaynaklar tasarruf edilir ve ülkeyi cennete dönüştürmeye yeter ve artar.

Camiye siyaset sokulmamalı, imam siyasetle ilgilenmemeli ancak mahalle ve cemaat mensuplarının her türlü meselesi ile ilgilenilmeli. Örnek: Mahallede açık bırakılmış rögar kapağı, yanmayan sokak lambası, okul bahçesini mesken edinmiş tinerciler, uyuşturucu hap satışı, kaldırıma park edilmiş arabalar, işleri bozulan esnaf, çocuk oyun alanında zinciri kopmuş salıncak…

Her caminin kıta sahanlığı içerisinde yaşayan bir tek kişi dahi aç, çıplak, temel ihtiyaçlardan mahrum olmamalı. Faturası ödenemediği için suyu, elektriği kesik kimse olmamalı. Zor durumda olanların ihtiyaçları caminin “komşuluk fonu”ndan karşılanmalı.

Her imam, cemaatinden iş adamlarının vergi kaçırma oranını sıfıra indirme, borcuna sadakat oranını yüzde yüze çıkarma hedefine sahip olmalı.

Her caminin bir internet sitesi olmalı. Cemaat ve semt sakinlerinin bu siteye üye olması ve sitede her türlü ilanı yayınlaması sağlanmalı. Örnek ilanlar:
– Şu özelliklerde arabamı satıyorum, durumu ve fiyatı şudur.
– 5 yaşındaki çocuğuma günde iki saat evde bakabilecek üniversite öğrencisi arıyorum.
– Ücretsiz İngilizce kursu verebilirim.
– Arabamla tek kişi Karadeniz turuna çıkıyorum. Yakıt masrafını paylaşacak yok arkadaşı arıyorum.
– Evimin bir odasını şu paraya bir öğrenciye kiraya veriyorum.
– Kullanmadığım matkap ve masa telefonu var, isteyen şu numaradan arasın.

Her caminin “öğrenim bursu” fonu olmalı. Cemaatin çocuklarından parasızlık yüzünden sınava giremeyen, kayıt yaptıramayan, okul taksitini ödeyemeyen tek öğrenci olmamalı

Her cami, cemaatinin fazla ev ve giyim eşyalarının, kitap ve el aletlerinin, oyuncak ve benzeri şeylerin toplanıp öncelikli olarak cemaat içerisinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını temin etmeli.

Formun Üstü

Her cami, her üç ayda bir (daha sık olabilir) cemaat ailelerinin katılacağı, tanışma ve dayanışma maksatlı, kahvaltı veya benzeri bir şey tertip etmeli.

Her imam, cemaatinin ve onların aile fertlerinin “çevre bilinci” kazanmasını sağlamakla mükelleftir.

Her camide, her cuma, imam cemaat içerisinde işsiz olanları tespit etmeli, cami avlusuna konacak bir ilan panosuna bu kişilerin vasıflarını ve haberleşme bilgilerini yazmalı. Aynı şekilde işçi arayan iş adamlarının ihtiyaç ve talepleri de bu panoda ilan edilmeli. Cuma namazı sonrası iş ve işçi talepleri konusunda imam ve caminin “iş heyeti” nezaretinde toplantı yapılmalı.

Camilerin “çocuk kulüpleri” olmalı. Her saat çocukların gidip vakit geçireceği, eğleneceği, öğreneceği, güvenli ve nitelikli ortamlar sağlanmalı. Camilerde sadece Kuran Kursu değil; satranç, fotoğrafçılık gibi konularda da kurslar olmalı. (Bu kursların ille de cami içinde veya müştemilatında olması gerekmez.)

Her caminin iyi bir kütüphanesi olmalı. Cemaat mensuplarının özel kütüphanelerinde neler olduğu da bu kütüphane üzerinden takip edilebilmeli. Caminin “kitap destek fonu” olmalı. Cemaat mensuplarının kitap ihtiyaçları bu fondan karşılanmalı. Cemaat ve semt sakinlerinin bu kütüphane ve birbirinden ödünç kitap alabilmeleri sağlanmalı. İlmin beşikten-mezara kadın-erkek herkese farz olduğu bir dinin mensupları için bu eksiklikten daha büyük ayıp olabilir mi?

Her imam, görevli olduğu camiye yakın bir üniversitenin sosyoloji, psikoloji, eğitim gibi bölümlerinden hocalarla anlaşıp haftada bir cemaatle aile içi ilişkiler, eşler arası geçim, çocuk eğitimi, komşuluk… gibi konularda sohbet tertip etmeli.

Her camide her cuma namazından önce imam, cemaat içerisinde birbiri aleyhine alacak-verecek davası açmış olanları yanına çağırmalı, cemaat içinden seçilmiş tecrübeli iş adamlarından oluşan 3-5 kişilik bir hakem heyeti ile bu davalar görüşülüp anlaşma sağlanmalı. Bu davalar, karşılıklı helalleşme ile neticelenene kadar bu kişiler gerekirse cematten dışlanmalı.

Cami ve imam hakkında yazdıklarım ütopik görünebilir ama ben bunlara büyük ölçüde uyan bir cami ve imam tanıdım. Yazdıklarımın çoğu orada gördüklerimden mülhemdir, hayal değil. Lisede iken o imam bana burs temin etti; mahalle çocukları ile top oynar, onları stadyuma maça götürürdü. Mahalleye taşınan olunca eşyaların indirilip yerleştirilmesi, o ailenin odun-kömürürün olup olmadığı, halısı-kilimi-ocağı gibi şeylerle ilgilenirdi. Cebinde T.C. Anayasası taşır, ezbere bilirdi, cemaate “anayasal hakları”nı anlatırdı. Cuma sonrası iki üniversitenin profları doçentleri falan camide kalır, çeşitli sohbet gurupları oluşurdu. Herhangi bir tarikat veya dinî/siyasî cemaate bağlı olmayan, herkese açık ver herkesin benimsediği, istifade ettiği, olması gereken “cami cemaati” ve “lider imam” örneği idi bu.

(1977-1980 arası İzmir, Güzelyalı. Öncesini ve sonrasını bilmiyorum.)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.