Ontolojik Bir Deneme

Süleyman SertSoru sorma ve sorduğu soruya cevap bulabilme yeteneğinin en önemli melekelerinden birisi ve en önemlisi tabii ki “akıl”dır.

İnsanlığın, aklını kullanarak tarihî süreç içerisinde neredeyse bütün sorularına cevap üretebilmesi ve cevaplarını da işe yarar alet ve cihazlara evirebilmesi, adını “gerçeklik” olarak koyduğu varoluşun bütün oluş aşamalarını kavrayıp yönetebileceği hissine sebep olmuştur. Sonuç olarak sorgulamasında ve cevap üretmesinde kullandığı meleke “akıl” olduğu için ulaştığı sonuçlar da akla ve bilgiye dayandığından ve bu alanda önemli derecede ilerlediğinden içinde yaşadığı âleme “Cosmos” adını vermiştir.

“Cosmos” yâni “Düzen” Çünkü akıl, düzeni pek çok sevmektedir. Neden sevmesin ki? Pek çok alana uygulanabilecek kestirme formüller,  test edilebilir ve öngörülebilir sonuçlar, düzen içerisinde mükemmel şekilde üremektedir.

Bir şeyin öngörülebilir olması ise fevkalade bir durumdur. Anlamış olmanın en önemli işaretidir. Bir sonraki adımda ne olacağını bilmek, büyük bir başarıdır.

“Cosmos”un en büyük hayali ise her şeyi açıklayan sâde bir söylemdir. Bu söylem ise düzeni oluşturan her bir birimin, diğer her şey ile irtibatlı olmasını gerektirir ki bu ortaklık sayesinde her şeyi açıklayan bir özet ortaya çıksın. Bu irtibat ve örtüşme sayesinde bir şeye ait olan, diğer her şeye de ait olur. Bu durum temelde özdeş olma, varlığın birliği diyebileceğimiz estetik bir ontoloji doğurur. Bu örtüşmeyi ilkesel olarak çözdüğümüzde ise anlama eylemi kemâle ermiş olur. Burada öyle bir formülasyon devreye girer ki fark etmek isteyene, “parça”da “bütün”e ait tüm özellikler aşikâr olur.

Bu bütünleşme halidir yani diğerini kendinden bilmektir. Bu ise sezgisel olarak diğerine yakınlaşmayı, yakınlaşma ise kendinden ona bir şey vermeyi yani hizmet etme ahlâkını doğurur. Buna “sevmek” diyebiliriz.

Bu anlamda sevgi tüm ikilikleri, ki en büyük ve derin ikilik kul ile ilah arasındaki ikiliktir, bunu bir şekilde çözer.

İşte, anlamanın en önemli melekelerinden biri olan aklın yanı sıra üstün bir fark ediş imkânı sağlayan, adına sezgi dediğimiz bu meleke, bazı yetenekler tarafından çok etkili şekilde kullanılmış ve büyük fark edişlere sebep olmuştur. Öyle ki dikkatlice analiz edildiğinde gerçek fark edişin sezgiye ait olduğunu görürüz. Akıl ise bu fark edişleri kararlı hale getiren ve doğrulayan akort mekanizmasıdır.

Düşünürken kullandığımız kavramlar, zihne ait bir anlayış geliştirmekle birlikte, ayrıca anlayışımıza sınır da çizmektedir. Bilince rehberlik eden akıl; zaman ve mekân sınırlamaları içinde sorar, cevap arar, tasarlar. Hâlbuki tüm zamana ve mekâna ait bilgiyi uhdesinde bulunduran “tekillik” noktasında tasarlayan bir akla ihtiyaç yoktur.

Tüm varlığın üst üste çakıştığı mutlak “tekillik” noktası, varlığı oluşturan her bir unsurun diğerinden farkının kalmadığı, ayrılığın olmadığı bir nokta olmalıdır. Matematikte, uzayda yer işgal etmeyen, boyutsuz ve hacimsiz “nokta” tanımı, hayalî de olsa tüm uzayı nasıl işgal ettiyse tüm noktaların tek kaynağı olan bu en temel nokta “var”dır. Salt zihne ait olması, gerçek olmadığı anlamına gelmez. Bu noktaya herhangi bir isim verilemez çünkü isimler farkı ortaya koymak için verilir. Burada ise isim vermeyi gerektirecek farklı bir alan yoktur. Gene de anlam bakımından en yakın kelime olan “tekillik” kelimesi konunun anlaşılabilir olması bakımından kullanılabilir.

Yaratılış sürecinde tekilliğin içinde ayrışmaya başlayan ilkel farklılaşma ile birlikte “İlk Akıl” faal hale gelmeye başlar. İlk Akıl, tekillik noktasından zuhur etmiştir ve onun kuludur. Yaratılışın tüm alanlarına tasallut eden, sirayet eden bu “akıl” ilk ve temel olana mensubiyeti gereğince “kul”dur. Yaratma eylemine müdahale eder ve yönetir. Sahip olduğu büyük istidat ve kudret sebebiyle ise Akl-ı Küll’dür ve tapılasıdır. Zuhuratın her aşamasına büyük bir alâka ile yöneldiğinden ve katıldığından duruma göre farklı isimler alabilir.  Alâkasının şiddeti sezgisel derinlik sağlar. Bu bakımdan aşkla karışık bir akıldır.

Bu hüküm yani “kul olmak”lık ve “tapılası olmak”lık,  tecellinin her seviyesindeki isim için geçerlidir.

Bir cevap yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.