Yelkenlerimi lodos doldurdu. Parmağında işaret bırakmadım. İzim yok.
Tuhaf bir yığınız. Bahara inancımızı zedeliyoruz. Yelkenlerimi lodos doldurdu. Haberciler kaynaktan en uzağa boşuna gitmiyor. Zaman olgunlaştığında, zamanın olgunlaşması diye bir şey varsa. Şenlik söndüğünde, şenliğin sönmesi diye bir şey varsa. Belki, eğer belki diye bir şey varsa. Karmaşayı yaşadık. Sol elin sol omzuma tenezzül etti. Nerdesin, dediler. Elimin altında, dedin. Sakin oldum. Deniz yatıştı. Bir ceset gibi bırakıldığımı sanıyordu hâlbuki. Hâlbuki o buhranı, bunaltıyı bıraktığım bir çift diz vardı. Hâlbuki o tombul ve müşfik eller şakağıma dokunmuş, saçlarımdaki karmaşaya bir terbiye vermişti. Bir niyet, kendini anladığı/anlattığı gibi/kadar değildir yalnızca. Niyet, olmak istediği gibidir de. Teşebbüsler silsilesinin halkalarından hangi bilek kurtarabilmiş hürriyetini?
Bu esmer kabuk kırılacak, o mavi gözleri çevirme üzerimden.