Avunmak

Eski Türkçede “aSait Başervunmak” kelimesinin kökü “avlamak” kelimesine varıyormuş. Av kökünden geliyormuş bu kelime. Avlu, avlak, avunç, avuntu… gibi kelimelerin de aynı aileye mensup bulundukları âşikâr. Yani aynı kökten hem çevirme, kuşatma, tuzağa düşürme, kontrol altına alma; hem bir toplama biriktirme; hem sevinme, ferahlama; hem bir mîmarî mekân adları demeti şekillendirilmiş.
En eski atalarımızın “av” kavramına atfettikleri değeri, “kişi”, “kişilik” kelimelerinde de görürüz. Kiş kelimesi yay kirişinin, oku atmayı sağlayan ve yayı işlevsel kılan o ipin adıymış.
Ne alâkası var “kişi” ile “kiş”in?
Efendim avlanmayı bilen, yani ok-yay kullanan insan, üzerine o avın derisinden elbise yapıp giyebildiği için, çıplak-vahşî anlamındaki “yalın-guk”tan ayrılmaktadır. Giyinik, yani daha “ileri” kimselerin alametini ifade ettiği için, bu sebeble yay kullanmaya atıfla kişi sözü öne çıkmış.
Yaşasın Kutadgu Bilig!  Bir beytinde der ki:
“İki türlüg ol kör bu aslı kişi
Biri beg biri bilge yalnguk başı” (265. b.)
Kavramların köklerine ve soyutlamalara bakar mısınız!..

“Avunmak”tan söz edecektik, gene akademik ukalalıktan kurtulamadık görüyorsunuz.
Avlamak, toplamak, doygunluk elde etmek, açlıktan kurtuluş sevinci… gibi anlamlardan “avuntu”ya varıyor yolumuz.
Kendimizi kandırarak teselli yaratma işlemi avuntu.

Gerçek değer, asıl talep tahakkuk etmediği zaman, eldekine razı oluş!
Veyâ daha geniş çerçeveden bakarsak, “asıl değer” maddî olmadığından ötürü, bütün maddiyat alemine faniliğini bilerek bakmak; hayatın en “değerli” elemanlarını dahî , o asıl değere akortlu bir ruh haliyle avuntu addetmek…
Nerde duruyorsak o mânâya gelecek avuntumuz. Yani gâhi âlem bir avuntu, gâhi iç dünyalarımızdaki “değer”i istihsal edişe tesellî anlamı vererek, avunma sebebi diye bakıyoruz…
Yol, yolcu, menzil, konaklama, nefeslenme, serap… Önüm ardım sağım solum!?..
Karşımıza bir av çıkacak, avlanacağız, avuntumuzla sevineceğiz, avları “avlu”ya doldurmak bir tür “garanti” hissi verecek bizlere…
***
Yaa “yol” metaforu da öyle.
Bir araziye çekilmiş çizgilerin arasındaki şeritlerdi yollar. O tamamen izafî hattı kaldırırsak yol da yok olacaktı, menzil de! Ya yolcu? Bir “hedef” fikriniz yoksa, yol ve yolculuk kelimeleri de anlamlarından boşalmayacak mı?..
Belki av da yol da hedef de bizde!

“AvlaNmak” fiili de “düşüNmek” fiilinde olduğu gibi dönüşlü. Av da avcı da avlamak işleminin bizzat kendisi de bizde toplanıyor avlanırken. Bir bakış meselesi…
“Bizde” mi, bizatihi “biz” miyiz?
Hayvanla haşatla vakit öldürerek tüketmemeli ömür sermayesini vesselâm.

Bir cevap yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.