“Derdi de dermanı da unut,
Hem insan nedir ki bir çizgiden öte
Çizilen su üstüne…” / Halil Gibran
Yoluyla yoldaş olanın bahtiyar serüveninde sadece bir figür gibi duruyor kendi hayatının içine giremeyen, rengini kokusunu fark edemeyen, acı-tatlı lezzetini alamayan insan! Bir “hayat” yaşamak nedir? Nedir dünyaya açarken şaşkın, dünyaya kaparken şaşkın ama yaşarken çok bilmiş gözlerimizin gördüğü her şey? İhtiras ve beyhûdelik duyguları arasında gezinen zavallı insanın yenilgisinin nekâhatı, ego avuntusu: “Boş ver! Değmez üzülmeye.”
Bir hayat yaşarken yalnızız ve kâinatın bizdeki tasavvurundan başka bir şey yok elimizde. Ama tasavvurumuzun, kendi acizliğimizin farkına varmaktan geçerek olgunlaşacağını idrâk etmekten başka çaremiz de!.. İdrâk ne zor, ne “yük”lü kelime!
Omuzlarındaki yük belini büker, yalpalayıp savrulursun her soruda. Her cevap yükünü ağırlaştıran başka soruda saklanır sessizce. Duyulmaz âhının ayrılığı katmerlendiren kambur adımları. Perdeleyen zıtlıklar!..
Kendimi çekiveririm bir kenara bazen. Durup bakarım olana bitene bir an. Bir yabancı gibi, uzak bir seyirci gibi. Olanları başka zamanlardan, başka yaşamlardan görmeye çalışarak bakarım. Merakla bakarım. Anlamaya çalıştığımın ne olduğunu merak ederek bakarım. Anlamaya çalıştığıma hasret çekerek bakarım… Hasrete muhabbetin nasıl bir güzellik olduğunu fark etmeye çalışarak bakarım. Kusurlu fark edişime uğunarak bakarım. Yine de hasretime bakarım… Hasretimin muhabbetine bakarım…
Hayat… Hiç dinmeyen bir hasretten ibaret..
Ve içindeki hasretin dünya yüzündeki her bir kavuşmada eksilmediğini sadece değiştiğini şaşırarak fark edersin. Ruhunda çook eskiden beri hissettiğin hüzün yeni varyasyonlarıyla sarıp sarmalar seni ve bununla vârolduğunu, sadece “hüsn”e bir yolculuk yapmakta olduğunu anlarsın yüreğin cızz, yüzün tebessüm ederken. Yokluğun hicranı değil kâh coşku, kâh sessiz bir bekleyişle fark ettiğin; geçmiş-gelecek bütün anların sende saklanan hüznü…
Geçmiş, şimdi ve gelecek… Sırrı insanda saklı bir garip tasavvur. Vâkıf olamadığın bir amansız muammâ.