Sevilenle aramızdaki bağ…
Canımıza can katan, ruhumuzu dirilten iksir! Can cevheri!
Varoluşumuzu bize en derinden yaka yaka duyuran bir fark ediş hazinesi…
İştiyak derdine ortak kılıp ulular kervanından yükselen terennümleri duyuran can zindeliği…
Hangi hasretli, özleyişinin elinden alınmasına rıza gösterir?
Özlem!
Öz’den Öz’e kancalanmak…
Sevdiğinin rengine boyanma sürecinin adı!
Sevgiliden gönlüne sıçrayan “O olmaklık ateşi”nin “ego varlığı”nı tüketinceye kadar yakması…
Bu âlemde “Kişi sevdiğinin rengine boyanır”ken o âlemde de “Kişi sevdiğiyle haşr olur.”
Âşık-ı sadık odur ki hasretini, kaçınılması gereken bir bela diye görmez de onu ilahi bir hediye bilip vuslat tadıyla yaşar.
Çünkü özlemek, kendinde sevdiğini inşa etmek, onun muhabbeti vasıtasıyla ona benzemeye başlamak… Vuslat sürecinin taa kendisi…
Özlem ateşinin vuslat kemal bulmadan geçmeyeceğini ise özleyen gönül, ateşinin harından tanır, bilir.
Zahir buluşmaların çoğunlukla gerçek “ruhî talebi” uyuşturduğunun şuuruna varır.
Nis 25 2014