Canın tatlıysa bu meydandan uzak dur
O ay yüzlü güzeli görmek her zaman gönül aydınlığıdır bana
Dışında da olsam bu eşik güzel
Koynumda besleyip büyüttüğüm hasret güzel
Bu yangın
Bu tufan
Bu mahşer güzel
Zıt dalgalara karışıp boğulmak güzel
Güzelin değerini âşık bilir
Hâlini bildiği gibi
Özlemeler yetmiyor
Kavuşmalar nasıl yetsin
Övüncümdür o ay yüzlü güzelin esiri olmak
Ulu Tanrı’m
Hangi güzel senden hâlî olabilir
Ki bu güzel
Senden ayrı
Senden uzak
Senden başka
Olsun
Ben bu ay yüzlü güzeli göreli
Mihrâb da silindi gözümden çini de
Gelir bastığı yere yüz sürerim
Döner mihrâbına yüz sürerim
Tanrı’m ulu Tanrı’m güzel Tanrı’m
Bu solgunu istemem o parlağı ver bana
Tanrı’m ulu Tanrı’m güzel Tanrı’m
Avunmayı istemem bu hicrânı ver bana
Böyle başladı kıyâmet
Özlemeler yetmiyor
Kavuşmalar nasıl yetsin
Ey sen
Geceyi de gündüzü de
Yeri de göğü de
Güzellikte kendine hayrân bırakan güzel
Güzeller arasında övünürsen güzelliğinle övünme
Güzel bir kurbânım var de de övün
Hangi güzelin sunağında böyle güzel kurbânı olmuş
Gözleri ve elleri iplerle ve bağlarla değil
Aşk ve rızâ ile tutulmuş
İnkârcı değilim ben nefes almak çok zor
O güzel gönlümün gecesine ay oldu
Yolumu aydınlatır
Ammâ ayın göründüğü gece olur görünmediği gece
Yolunu ay aydınlığında bulan yolcu
Ay görünmezse ne yapabilir
Yolcunun ay hakkında nasıl bir kararı olabilir
Övüncümdür o ay yüzlü güzelin ışığını kollamak
Mağaranın içinden görülen
Son cılız ışık da yavaş yavaş can veriyor
Bilmem gözlerim mi kapanıyor
Mağaranın eşiği mi
Canın tatlıysa bu meydandan uzak dur