Geçen sene 10 Aralık’ta 100. Yıldönümünü idrak ettiğimiz İlk Kadın Mitingini “Tarihimize Yön Veren Bacılar” adlı köşemizin ilk yazısı olarak seçmemde “Bismillah” diyerek başladığımız gönüldaşlık hareketi üyelerimizden ve siz kıymetli okuyucularımızdan mitingi düzenleyenlere bir “Fatiha” okumayı vesile kılması düşüncesinden ileri gelmektedir.
Bu miting, 20. yüzyılın ilk çeyreğinin başlarında, daha Birinci Dünya Savaşı’nın yaraları sarılmadan, topraklarının işgaline karşı durmak için Türk milletinin kenetlendiği dönemin çok başlarında, Türk kadınının “ben de varım” sesinin yankısıdır. Anadolu’nun mühim geçit noktalarından biri olan Kastamonu’dan yankılanan bu ses, dünyaya bir haykırıştır.
İstanbul’un yabancı devletlerin denetiminde olması, cephane sevkiyatı yeni bir güzergâh bulunması gerekliliğini doğurmuş, hem Ankara hem de Karadeniz ile bağlantısı olması sebebiyle Kastamonu, Milli Mücadele’nin kilit noktası olmuştur. Karargâh Ankara, destek ve donanım ise Kastamonu’dadır. İstanbul’dan gelen aydınların, Millî Mücadele’ye katılmak için Ankara’ya geçecek olanların da ilk durağı burası olmuştur. Sonradan “İstiklâl Yolu” olarak adlandırılacak bu güzergâhın üzerinden geçmesi ile Kastamonu, bütün erkeklerini cepheye göndermiş ve cephane taşıma işi kadınlar tarafından yapılmıştır. Kadınlar bu güzergâhta kağnılarıyla cepheye, cephane sevki yaparak Milli Mücadele’nin devamlılığını sağlayan en kilit görevlerden birini üstlenmişlerdir. Kağnı taşıyan kadınların yanında şehir merkezinde yaşayan kadınlar da bu mücadelede desteğini göstermiştir.
Kastamonu merkezinde oturan kadınlar, ilk olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Şubesi’ni kurdular. Daha sonra bu cemiyetin üyeleri, Milli Mücadele tarihimizde bir ilk olan ve Türk kadın tarihi açısından da önemli bir yer teşkil eden bir olaya imza attılar. İşgalleri protesto etmek amacıyla, 10 Aralık 1919’da Çarşamba günü, köylü, kentli üç bin kadar kadının katılımıyla Kız Öğretmen Okulu’nun bahçesinde bir miting düzenlediler, yabancı liderlerin eşlerine protesto telgrafları çektiler. Bu miting hem katılımcılarının hem de miting konuşmalarını yapanlarının kadın olması yönünden tarihimizdeki ilk mitingdir.
Kastamonu’da Milli Mücadele Yanlısı Yapılan Mitingler
Kastamonu’da ilk miting, 16 Mayıs 1919’da İzmir’in işgal edilmesi üzerine yapıldı. Nasrullah Camii önünde bulunan meydanda, şehir ve köylerden gelen binlerce insan toplanmış, miting sonrası yabancı devletlerin liderlerine millî kararların yer aldığı telgraflar gönderilmiştir. Bu mitingden beş ay sonra, 9 Ekim 1919’da, Millî Mücadele yanlısı imajı çizen Ali Rıza Paşa kabinesinin kurulması, Kastamonu’da memnuniyetle karşılandığından; yeni kurulmuş olan bu kabineye destek vermek amacıyla miting yapmışlardır. 14 Kasım 1919’da, Urfa, Antep ve Maraş’ın işgal edilmesi, her yerde olduğu gibi Kastamonu’da da derin üzüntü yaratmış, tepki göstermek amacıyla Nasrullah Meydanı’nda miting yapılmış, miting sonunda İstanbul’da bulunan Amerika, İngiltere, Fransa ve İtalya temsilciliklerine telgraflar çekilmiştir. 10 Aralık 1919’da yazımızın da asıl konusu olan ve Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Şubesi tarafından, sadece kadınların katılımıyla düzenlenen miting gerçekleştirilmiştir. Ardından 12 Ocak 1920, 1 Şubat 1920, 17 Şubat 1920, 17 Mart 1920, 15 Mayıs 1920, 22 Nisan 1921, 22 Ağustos 1921, 15 Mayıs 1921 tarihlerinde mitingler yapılmıştır.
10 Aralık 1919 İlk Kadın Mitingi
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Şubesi tarafından organize edilen miting öncesinde, bir miting tertip komitesi kuruldu. Bu komitede; Zekiye Hanım başkanlığında (Polis Müdürü Halil Bey’in eşi), Saime Hanım (Sağlık Müdürü Dr. Ferruh Bey’in eşi), Neyyire Hanım (Reji Müdürü Ömer Bey’in kızı), Münire Hanım (Vilayet Mektupçusu Fuat Bey’in eşi), Kâmuran Hanım (Defterdar Ferit Bey’in eşi), Bedriye Hanım (Maarif Müdürü Talat bey’in eşi) ve Refika Hanım (Miralay Osman Bey’in kızı) görev aldılar.
Hanımlar, ‘’Kanun-u evvelin onuncu Çarşamba günü, Kastamonu Hanımları Darülmuallimat bahçesinde toplanarak, ateşkesin imzalanmasından beri maruz kaldığımız haksızlıkları duyurmak ve bu suretle millet ve dindaşlarımızın duygularına tercüman olmak üzere faaliyetlere başladık’’ dedikleri bir yazı ile komitelerinin kurulduğunu duyurdular. Kastamonulu Hanımlar, 10 Aralık 1919 Çarşamba günü, Kız Öğretmen Okulu’nun bahçesinde toplandılar. Köylü, kentli üç binden fazla kadının katıldığı bu mitingde Kastamonulu Hanımlar, mütarekeden beri yapılan haksızlıkları, zulümleri, işgalleri protesto ettiler. Türk yurdunun işgalcilerden arındırılmasının bir insan hakları gerekliliği olduğunu, bu sebeple de işgalcilerin ülkeyi derhal boşaltması gerektiğini vurgulayan sözler söylediler. Mitingde, Müdafaa-i Hukuk Kurucu ve başkanlarından Zekiye Hanım, Kastamonu’nun Kuvayı Milliye’ci komutanı Miralay Osman Bey’in kızı Refika Hanım, Kız Öğretmen Okulu Müdiresi Hikmet Hanım ve yardımcısı İclal Hanım siyah bayrak altında birer konuşma yaptılar. Kastamonu Vilâyet Gazetesi’nde, yer darlığından dolayı sadece Zekiye Hanım’ın konuşması yer almış, bu sebepten ötürü diğer hanımlardan özür dilenmiştir. Mitingde alınan kararlar gereğince; padişaha, sadrazama, Amerika ve Fransa cumhurbaşkanlarının eşlerine, İngiltere ve İtalya kraliçelerine ve Hindistan imparatoriçesine telgraflar çekildi. Telgraflar komitede adı geçen hanımlar tarafından, diplomatik bir dille yazıldı. Bu telgraflardan, İtalya ve Hindistan kraliçelerine çekilmiş olanlar hariç, diğerleri Kastamonu gazetesinde yayınlandı. Fakat bu son iki telgraf yayınlanmamış olsa da; içeriklerinin aynı şeylerden oluşması kuvvetle muhtemeldir. Bu telgraflarla, yurdumuzun parçalanmasına asla izin verilmeyeceği, coşkulu ve inançlı bir kararlılıkla ifade edilmiştir. Kastamonu’nun aydın, sosyal ve güçlü kadınlarının katılımıyla gerçekleşen bu miting, dönemin şartları da düşünüldüğünde, çok sayıda kadının bir araya gelerek yapmış oldukları ilk toplu hareket olması bakımından büyük ses getirmiştir.
Zekiye Hanım’ın mitingdeki konuşması, 14 Aralık 1919 tarihli Açıksöz gazetesinde ‘’Hanımlarımızın Mitingi’’ başlığı ile yer almıştır. Konuşma metni dikkatli ve özenli seçilmiş ifadelerle bezenmiştir. Zekiye Hanım konuşmasında adeta haykırarak:
“Hanımlar! Büyük felâketlerimiz önünde evlâtlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline, kardeşlerimizin felâketine susacak mıyız?
Hayır hanımefendiler! Mağlubuz, silâhımız yok, fakat göğsümüzde imanımız, bütün dünyayı halk eden Allah’ımız var.
İşte biz de imanımıza ve Allah’ımıza istinaden haksızlıklarını yüzlerine vurur ve cihan huzurunda ilân ettikleri adaleti taleb ederiz.
Hanımlar! Biz dünyayı kanlara boğan, insanları tavuklar gibi boğazlayan erkeklere müracaat edecek değiliz.
Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerine şüphe etmediğimiz İtilâf devletlerinin büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgrafla, bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız. Eğer onlar da hakkımızı teslim etmezlerse, evlâtlarımızın kanlarına kendi kanlarımızı karıştırarak, erkeklerimizle bir safta, dinimiz ve istiklâlimiz için öleceğiz…”
Mitingi tertip eden komitenin başkanı Zekiye Hanımın bu konuşması tekrar tekrar okunulası ve unuttuğumuz değerlerimizi bilhassa “Türk ve Müslüman kadın” profilinden uzaklaşma riskiyle karşı karşıya kaldığımız bugünlerde “vatanım için ne yaptım ve ne yapıyorum?” sorularının silkelemesiyle kendimize gelmemize vesile olması temennisiyle ilk kadın mitingi ile ilgili yazıma gelecek ay devam etmek üzere şimdilik bir virgül koyuyorum.
Oca 09 2020