Geçen yıl öğle saatlerinde, ramazan ayının üçüncü günü olması gerekiyordu, bir arkadaşım şöyle demişti: Kimse yok, haydi lıkır lıkır su içelim!
Kuş cıvıltılarının eşlik ettiği parçalı bulutlu serin bir bahar akşamıydı. Muhammed Furkan Özayan, Adnan ağabeyimizin öğrencisiymiş, ben de o gün öğrenmiştim. Dik duruşlu ve heybetli bir yapısı var. Kendisiyle sadece iki soruyu konuşabildik ama dinlerken üçüncü sorunun yanıtını hissetmemek mümkün değildi.
Ramazan ayının kendisi için ne ifade ettiğini sorduğumuzda bize verdiği cevap kanımızı donduruyor. Şöyle diyor:
“Ramazan Hz. Peygamberimizin zamanından günümüze gelen ibadetlerin yapıldığı Arap aylarından biri ama insanın bir yıl boyunca yapması gereken gündelik ibadetleri var. Onlar belli bir süre sonra insanı manevi olarak doyurmuyor. Ramazan ayına baktığımızda bütün on bir ayda yapılan ibadetleri tamamlıyor. Manevi anlamda insanı tamamen doyuran bir ay. Oruç ve diğer ibadetler, nefsi olarak arınmayı sağladığı gibi gönlümüzdeki birtakım boşlukların manevi olarak tamamlanmasını sağlıyor.”
Her sabah evden çıkmadan süründüğümüz parfümün kokusu neden bir süre sonra burnumuza etki etmez? İlkokul dördüncü sınıftayken öğretmenimiz Bülent Bey’in açıklamaları halen kulağımda: Burnumuz aynı kokuyu sürekli aldığında beyin algıları kapatır. Aklıma düşen başka bir soru da şu: Gösteriş için yapılan eylemin doygunluğu var mıdır ki ramazanda yinelensin? Aciz bir varlık olduğumuzu düşünmeden edemiyorum tabii bu cümleler üzerine. İkinci soruma geçiyorum: “Oruç dendiğinde aklınıza ne geliyor?”
Derin bir nefes alan Özayan; “İnsanın zaafları var. Bu zaaflar kişiden kişiye değişiyor. Oruç bunları terbiye etmekte bize sunulan bir fırsat. Sadece açlık ve susuzluk değil.” diyerek aslında bizi bize ifşa eden birçok noktaya parmak basmış oluyor.
Kimsenin görmediği bir yerde lıkır lıkır su içmenin orucumuzu bozup bozmayacağı konusunu ayrıca tartışmak gerektiğini yeniden anlıyorum. Her ramazan, hatalardan ders çıkararak zaaflarımıza galip gelmenin bir imkânı olması için sunuluyor bizlere.
Peki, bayram bir ödül mü?