Hoca! Elinden tutup çekeceğiz seni, iyiden de kötüden de kurtulacağız… Mevlâna Divân-ı Kebir (c. IV,1891)
Düşüncelerinin hakikatle çatıştığını fark ettiğinde duygularınla ona tutunmaktan vazgeçersin. Bu, illaki vazgeçeceğim, diye de olmaz çünkü bir şeye çabalamak da aslında çabaya tutunmaktır hatırlarsın. Nasıl olur peki? Kendiliğinden olur, kayıtsız kalırsın bir anda. İyiden de kötüden de kurtulursun bir anda. Kayıtsız kalmak nedir? Kayıt tutmazsın artık, akar gidersin, suya düşer yosun tutarsın, yel vurur ıslık çalarsın, her şey olması gerektiği gibidir; böylece bir’eyleyerek varoluşun içinde yer alırsın, her şey de sana bunun için gelir.
Düşüncelerine soracağın dört soru var:
- Doğru mu? Emin misin?
- Kesin mi?
- Bu düşünce geldiğinde tepkilerin ne?
- Bu düşünce olmasa sen nasıl bir insan olurdun?
Byron Katie’nin “Gerçeğe Uyanmak” adını verdiği bir çalışma bu. Hakikate uyanman içindir bu yolculuk ve sana türlü yollarla gelir; yaşadığın dibe vuruşlar da bunun içindir, başarı ya da başarısızlık olarak etiketlediklerin de çünkü bu dünya da “aslolan” dingin ve sessiz kalabildiğinde sana açılır. Zihin bu düşüncelere verdiği negatif/pozitif tepkilerden arındığında öğrenir ki kendini mutlu kılan, teskin eden, korkutan, nefret ettiren hep o’dur ve zihin bu yolla kendini gözlediğinde ve ortaya döktüğünde aniden “mutlak anlayış” içine akar. O’ndan hiç ayrılmamıştır.
Ve artık
keyfiyetin bilir,
neşen seçer,
bu da geçer yâ Hû!