Bir Bayram Sabahı

Gülasfi MelanBayramlar, insanı hep mutlu eden günlerdir. Çünkü o gün tüm yürekler bir olur, akrabalar ziyaret edilir, hal hatır sorulur, sevgiler paylaşılır ve en önemlisi çocuklar sevindirilir. “Bayram” sözcüğünün bende uyandırdığı manayı düşündüğümde ne yazık ki içime bir üzüntüdürçöker gider.  Üzüntü güzeldir bazen. İnsanın içine dönmesine, kendini bulmasına yardımcı olur.

Bayram sabahları erken kalkılır ve o gün kahvaltı menüsünde her günden farklı olarak; çorba, büryan (pirinç pilavı), et kızartması, salata ve konak ya da şekerpare ismini verdiğimiz tatlılar vardır.  Görüldüğü üzere bayramlarda menü biraz daha renklidir. Yemekleri sıraladık ama bayramdan kasıt karnı doyurmak değildir tabi ki de. Bayramlarda asıl doyurmamız gereken kalbimizdir. Kalbimizi sevgiyle doldurma zamanıdır bayram dediğimiz.

Erkekler bayram namazı için camiye giderler. Namaz kılındıktan sonra mezarlıklar ziyaret edilir. Onların ruhlarına Kur’an-ı Kerim’den süreler okunur, sahiplerinin mezarları temizlenir. Gostivar’daki mezarlardan ikisi Müslümanlara, iki tanesi Hıristiyanlara aittir. Bu dördünün dışında “Yeni mezarlık” ismine sahip olan bir son durağımız daha vardır.Bu yerde, iki dinin mezarlığını birbirinden ayıran sadece bir sokaktır.  Eskiden toprak olan, bugün ise beton yolla döşenmiş bir sokak.  Oraya kadar aynı yoldan yürüyen insanlar, o sokaktan sonra yollarını ayırırlar. Sol tarafında Müslümanlar, sağ tarafında ise Hıristiyanlar defnedilir.

Mezarlığa girdiğimizde, “biz de sizin yolunuzun yolcusuyuz, bizim de son durağımız burasıdır, selam olsun size, bakın biz geldik” dercesine “selamünaleyküm” deriz. Ve herkes kendi yakınlarının mezarına yönelir. Mezarları ziyaret etmek; onların yanlarından adım atarak geçip gitmek/kalmak farklı duygular yaşatır insana. Dün yaşayan o insan, bugün toprağın altından bize bir mesaj vermekte sanki. “Nedir bu telaşın ey insanoğlu? Sen de bir gün benim gibi toprak olacaksın.” diye haykırmakta sanki duymaya muktedir olana. Öyle anlarda, dünyaya bağlılığımıza dair çoğu şey anlamını yitiriverir sevdiklerimizden başka. Sevgidir çünkü yaraları saran. Vefadır eski dostların hatırlanmasını sağlayan. Karşılıksız yapılmış olan iyilik ve içten bir tebessümdür kendini hatırlatan. Hiç unutulmayan.  Unutulmayacak olan…

Bayram ve mezar… Birincisinde mutluluk, diğerinde ise hüzün yağmurları var.  Bazen mutluluktan geçilir, hüzne varılır. Bazen de hüzünlü bir yolculuktan sonra mutluluk bizi karşılayan kapı oluverir. Hayat dediğimiz, zıtlıklarıyla kendini bulan bir olgu değil midir zaten. Zıtlıklar, bir şeyin yokluğu ya da varlığıyla anlam kazanan varlıklar. Bundan dolayıdır ki güzellikler hep anlam kazanmaya, çirkinliklerse anlamsızlaşmaya mahkûmdur.  Sitem etmek için hazır olda beklediğimiz zaman, karşımıza çıkan her engelin oluşumunda anlamamız gereken tek şey vardır;  o da güzel olan şeylerin ancak zahmetler sonucunda elde edilebileceği ve elimizde var olan ne kadar güzellikler varsa kıymetini bilmeyi öğrenebilmek.

Bir cevap yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.